Geçenlerde ; yine bir şube kuruluşunda, önümdeki kablo yığınına bakıp kısa süreli bir transa geçtim. " ulan ben nerdeyim?, ne işim var benim burda?, bu kablolar ne?" tarzında bir sinir buhranı geçirdim. Neyse arkadaşlar sağolsun kısa sürede topladım kendimi.
Şimdi efendim , başka bir yazımda ayrıntılı şube kuruluşundan size bahsederim. İşte bu utp kablolar masalardan geliyor. aşağıda sistem odasında data paneline çakıyoruz hepsini. vsvsvsvsvsvs Bir insanın kariyerinde gelinebilecek ve zevk alabileceği en uç nokta. Parayla satın alamazsınız o zevki, üstüne birde para veriyorlar.
Bu kablolara bakarken hayatın anlamınıda düşündüm. Hayatımız bu kablolar gibi. Karmakarışık. Onlara şefkatlide davranabiliriz veya tekmetokat dalıp hadlerinide bildirebiliriz. Soğukkanlılıkla bütün düğümlerinide çözebiliriz. sorun çıkartana zalim davranıp kesip biçebilirizde. Tamamen bize bağlı. Ama tabiki hayat daha kompleks ve karmaşık , sonsuz sayıda kablo ve olasılık var.
İkinci aklıma gelen düşünce ise; acaba Amerika 'lı meslektaşlarım nasıl kablolama yapıyor diye merak ettim. "İki resim arasındaki 7 fark" tribi gibi bir şey oldu. Tabiki bu farkı hayat felsefesine indirgeyemeyiz. Biz kafayı gömdükmü mahvederiz Amerika'lıları.
Şimdi efendim biz Türk'lerde ; elimizde bir kontrol listesi , şunları bunları yaptım diye bir liste yoktur. Ordan yapılan işlerin yanına, ok diye veya işaret koymayız zaten deminde dedim listemiz yok.
Ayrıca kablolarla romantik ilişkiye girmeyiz, yüzgöz olmayız. Tekmetokat dalarız bodoslama.
Ama elin Amerikalı'sı öylemidir. O kadar salaklardırki, ellerinde kendi değimleriyle bir checklist , yaptıkları işleri yazar dururlar. Salaklıktan akıllarında tutamazlar hiç bir şeyi . Birde efenime davranışlar, kabloyla romantik ilişkiler. Tamamiyle saçmalık.
Biz; bir kablo sorun çıkartığında, kulağından tuttuğumuz gibi çekeriz. Sonrası ya sorununu çözeriz yada diğerlerine ibret olsun diye keseriz. sistem odasının bölünmez bütünlüğünü hiç bir kabloya bozdurmayız.
Bir amerikalı; sanki başka işi gücü yokmuş gibi tek tek bu kendini bilmez kablolarla ilgilenir. Sevgi manyağı yapar onları.
Biz; kabloları şöyle güzel bir şekilde karıştırır, dürer, üstüste yığar daha sonra açarak yükseltilmiş tabanın altına saklarız. Niye? çünkü biz zekiyiz. Ortalıkta kablo yoksa sorunda yoktur.
Tipik bir amerika'lı ise; onları renklerine kodlarına ayırır. Onlara bir şahsiyet bir kimlik verir. Kendi iç dünyasındaki zavallılığı , bu şekilde bastırmaya çalışır.
Sonunda şubeyi kurarmıyız? Kurarız.
Sorun çıkarmı ? Çıkmaz
Bize aferin eline sağlık diyen olurmu? Olmaz
Sistem odasına giren bir şey anlarmı? Anlamaz
Şube çalışırmı? Sıkıysa çalışmasın.
Kuruluş sonrasında diğer ekiplerle kolkola, iki bira çakmaya gidermiyiz? Kralını yaparız be.
Eeeeee daha ne o zaman. Yemişim Amerika'lıları, Amerikan tarzını. yemişim hayatın anlamını ve felsefi düşünceleri.
baba büyüksün, biz de az uğraşmadık o ket beşlerle
YanıtlaSil